Aldatmanın Kanunlarımızdaki Yeri

Aldatma, kanunlara değerlerimize zıt olan eylemlerdir. Halk arasında aldatmanın diğer adı zinadır. Fakat, zinanın oluşabilmesi için çiftlerin yasalar çerçevesinde evli olmaları gerekmektedir. Evli olamayan çiftlerin yaşadığı aldatmalarda yasaların herhangi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Yani imam nikahlı eşiniz ya da sevgiliniz sizi aldattıysa yasalar bu konuda hiçbir şey yapamamaktadır. Aldatmanın tanımı, kişiden kişiye değişebilmektedir. Fakat, ülkemizin kanunlarına yani, Türk Medeni Kanununa bakıldığında aldatma  aile birliğini sarsacak eylemlerin bütünü olarak açıklanabilir. Yani evli eşlerin başka insanlarla bir cinsel ilişki yaşaması ya da yaşamaya devam etmesi aldatma sınırları içerisine girmektedir. Fakat, bir kadın başka bir kadınla ya da bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişkiye girerse, bu davranış eşcinsel bir davranış olacağından ötürü bu durum aldatma suçları içerisinde yer almamaktadır. Ama yinede aile birliğini sarstığından ötürü bir boşanma sebebi olarak kabul edilebilir. Ayrıca, çiftlerden herhangi birine ilaç vb. maddeler verilerek yani kendi rızası olmadan cinsel birlikteliğe zorlanırsa, bu durumda da çiftler birbirlerini aldatmış sayılmamaktadır. Aldatma ya da halk tarafından zina olarak kabul edilen eylem, yasalarımıza göre suç olduğundan dolayı aldatmak isteyenlerin gizli saklı gerçekleştirdikleri eylemlerdir. Gizli saklı bir eylem olduğundan ötürü ispatlaması zor bir durumdur. Fakat yasalarımıza göre bazı belirtileri bulunmaktadır. Örneğin, cinsel yolla bulaşan bir hastalığa tutulması ya da bir kadının başka bir erkekten hamile kalması aldatmanın en bariz ölçütlerindendir. Mahkemelerimizce aldatma delillerinden bazıları şunlardır; konuşma kayıtları, mesaj kayıtları, samimi bir şekilde çekilmiş resimler ve videolar, birbirlerine atılmış e-postalar, ses kayıtları, görgü tanıkları ve hatta mektuplar aldatmanın ispatlanması açısından yeterli delillerdir. Fakat bu delillerin hepsi, yasalarımıza ve hukukumuza uygun elde edilmiş olmalıdır. Aksi halde bunların hiçbirini mahkemeye delil olarak sunmanız, mümkün değildir. Örneğin, konuşmanız sırasında alacağınız ses kaydı kişisel alana bir tecavüz olacağından dolayı mahkemede delil olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, aldatılan eş sadakatli olmadığı için yani evlilikteki sadakat sorumluluğunu yerine getirmediğinden dolayı karşı tarafa tazminat davası açabilir ve karşı taraftan sadakatsizliğinin karşılığını almak isteyebilir.