Aldatmaya Dayalı Boşanma

Aldatma Dayalı Boşanma nedir? sorusuna av. İlhan ERKUL şöyle cevaplamaktadır.

(av. İlhan ERKUL'un web sitesinden alıntıdır.)

Özel dedektif Sayın Bilal KARTAL’ın girişimleriyle 1995 yılında kurulan İzmir Dedektiflik A.Ş. yaklaşık 30 yıllık tecrübesi ile müşterilerine hizmet vermektedir. Profesyonel anlamda bu sektörde çalışmalarını yürüten şirket, müşterilerine 7/24 kesintisiz ve güvenli bir hizmet sunmaktadır. İzmir Dedektiflik A.Ş. tarafından oluşturulan resmi web sitesinin bu bölümünde aldatmaya dayalı boşanma davası hakkında bilinmesi gerekenlere yer verilmiştir.

Birbirini seven ya da birbirlerine uygun olduklarını düşünen iki insanın yasalar önünde hayatlarını birleştirdikleri kuruma evlilik denir. Kişilerin birbirlerine karşılıklı olarak saygı, sevgi ve güven duymaları ile mutlu bir yaşama kapı açan bu kutsal birliktelik, devlet nezdinde oluşturulan bir takım yasalar ve hukuk kurallarıyla koruma altına alınmıştır. Toplumsal hayatın getirdiği yükümlülükler ve çalışma hayatının yol açtığı bazı stresli durumlar evlilik kurumunda bazen tartışmalara neden olsa da karşılıklı iyi niyet ve dayanışma ile bu problemler aşılabilmekte ve bu nokta da hukukun müdahalesine gerek duyulmamaktadır. Ancak bazı sorular vardır ki evlilik temelinden sarsılır ve bu kutsal kuruma mensup kişiler duygusal olarak yıpranır. Burada bahsedilen sorun aldatma fiilidir. Yukarıda da bahsedildiği gibi evlilik kurumunun korunması amacıyla oluşturulan bir takım kanunlar vardır. Bu anlamda çıkarılan kanunlardan bazıları da aldatma (zina) fiiline yöneliktir.

Zina

Kelime anlamı, gayri meşru olarak ilişkiye girmek, nikahsız birleşim gibi manalara gelen bu ifade dilimize Arapçadan geçen bir ifadedir. Türk Dil Kurumu sözlüklerinde de ‘aralarında evlilik bağı bulunmayan kişiler arasında yaşanan cinsel ilişki’’ olarak tanımlanmıştır.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu Madde 161 Aldatma (Zina)

Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Yukarıdaki madde de belirtildiği gibi aldatılan kişi, bu durumu gerekçe göstererek ilgili mahkemeye başvurup boşanma işlemlerini başlatabilir. Bu konu ile ilgili diğer bir madde de şöyledir:

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu Madde 185 Genel

Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu el birliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitimine ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.

İlgili maddede de ifade edildiği gibi hayatlarını yasalar önünde birleştiren ve evliliğe adım atan kişiler, birbirlerine sadakatli davranmakla yükümlüdürler. Bunların dışında; aldatma (zina) fiili önceki yıllarda Türk Ceza Kanunu kapsamında suç olarak sayılmaktaydı. Ancak ceza kanununda 2005 yılında gerçekleştirilen bazı düzenlemeler sonucunda aldatma (zina) fiili suç sayılmaktan çıkarılarak ‘sadakatsiz davranışlar’ kapsamına girdi ve 4721 Sayılı TMK 166. Maddesine göre kişilerin boşanma davası açabilmeleri için istenilen gerekçeler arasında da yerini aldı.

Evlilik sözleşmesine aykırı davranarak eşini aldatan kimseler, açılabilecek bir boşanma davasında karşı tarafa tazminat ve nafaka ödemekle yükümlü tutulabilmektedirler. Eşi tarafından aldatıldığını düşünen bir kişinin bu durumu gerekçe göstererek boşanma davası açabilmesi için ilgili mahkemeye bir takım somut deliller sunması gerekmektedir. Söz konusu deliller; eşini aldattığı iddia edilen kişinin, bu fiili gerçekten yaptığını ispatlayacak nitelikte fotoğraf, belge, video kaydı vb. kanıtlardan oluşmaktadır. Aksi takdirde mahkeme heyeti, birbirini destekleyen somut deliller olmadan, iddia edilen fiilin işlendiğine dair herhangi bir karara varamaz. Ayrıca böyle bir dava açmaya düşünen mağdur kişinin dikkat etmesi gereken bir diğer önemli nokta da şudur: Mahkemeye sunulan belgeler, aldatma fiilini işlediği iddia edilen kişinin bu eylemi gerçekleştirdiğini doğrulasa bile, bu delillerin nasıl elde edildiğine bakılmaktadır. Eğer belgeler hukuka aykırı yollardan temin edilmişse, mahkeme nezdinde geçersiz sayılır.