Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Sorusuna Av. Mehmet Ali ŞAHİN şöyle cevap vermektedir.
(Av.Mehmet Ali ŞAHİN’nin web sitesinden alıntıdır.)
Evlilik içerisinde çiftlerden birisinin akıl sağlığı yerinde olmaması durumunda veya evli geçen süre içinde aklını yitirmiş olması durumunda evliliğin artık çekilmez bir hal aldığı öne sürülerek çiftlerden herhangi birisinin boşanma davası açması hakkına sahip olması durumudur. Bunun için gerekli olan şartlardan bazıları evliliğin üç yıl devam etmesi ve kişinin tedavi olmamasıdır. Dava açacak kişi, evlilik süresi içerisinde yakalanılan akıl hastalığını sağlık kuruluşlarından raporlar ile teyit etmesi koşuluyla, eşe karşı akıl hastalığına dayalı boşanma davası açabilir. Kanun koyucu bu gibi durumları evliliğin son bulması sebeplerinin arasında göstermiştir. Akıl hastalığı halk dilinde delil olarak bilinmekle birlikte akli melekelerin bozulduğu anlamına gelmesidir. Kişi bu gibi durumlarda kendini ve çevresindeki insanları da rahatsız hissettireceği için evliliğin devam edebilmesi pek mümkün olmayabilir. Akıl hastalığı karar verme, kavrama, düşünme, önlem alma, anlama ve benzeri işlevlerdeki eksiklik, düzensizlik, psikopati ruh hastalığı olarak tanımlanmaktadır. Kişilerin yakalandığı akıl hastalığı problemleri dört ana başlıkta aktarılmaktadır;
Madde 165: ‘Eşlerden biri akıl hastası olupta bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.’
Yukarıdaki maddeden de anlaşıldığı üzere akıl hastalığı olan bir kişinin eşi, ona karşı bir boşanma davası açabilmektedir. Bu gibi rahatsızlığı olan insanlar topluma ve çevrelerine uyum sağlayamazlar. Kişiler diğer insanlardan kendilerini soyutladıkları için başkalarına da huzursuzluk verirler. Akıl hastası olan bazı kişiler tedavi edilebiliyorken, bazıları ise tedavi edilmeyerek kişinin ölümüne kadar gidebilen ve iyileşmeyen rahatsızlıklara sahiptirler. Bu gibi rahatsızlığa sahip olan kişilerin çoğu düşünce bozuklukları, sanrılar ve halüsinasyon yaşarlar.
Günümüzde kişi eşinde gördüğü bazı antisosyal kişilik bozukluklarından rahatsız olduğu için hemen bir dava açmak isteyebilir. Fakat bu düşünce son derece mantıksız ve yanlıştır. Bu gibi durumlarda hakim, hastalığın ciddiyetine, tedavi edilip edilmemesine, kişideki bu rahatsızlığın başlangıç süresine, hastalığın sağlık kuruluşları tarafından rapor edilip edilmediğine ve bu kişinin varlığının aileye zararın olup olmadığına bakar. Hakim eğer doğruluğunu ve tedavi olmayacağını onaylarsa ancak o zaman boşanma davasını boşanma olarak tanımlar.
Akıl hastalığı türlerinin bazıları
Hukuk sistemimizde uygulanan kurallardan bir tanesi de akıl hastalığının tek başına boşanma sebebinin olmasıdır. Akıl hastalığının dışındaki hastalıkların birçoğu tek başına eşinden boşanma nedeni olarak gösterilecek bir sebep değildir. Kişide oluşan akıl hastalığı durumu kişinin hayatındaki bir çok şeyi ayırt etme gücünden muaf olması halidir. Bir eş akıl hastası ise, bu durum ailesine, eşine ve çocuklarına rahatsızlık verecek derecede olabilir. Eğer kişi eşinin akıl hastalığını ileri sürerek bir boşanma davası açmak istiyorsa, aşağıda bulunan iki koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir;
Akıl hastalığının iyileşmesine olanak bulunmamalı.
Akıl hastalığının diğer eş için hayatı çekilemez olması gerekmektedir.
Bu hastalık kişiden kişiye değişiklik göstererek farklı durumlarda kendini gösterir. Eğer bu hastalık tedavisi mümkün olmayacak raddeye gelmiş ise boşanma süreci başarıyla gerçekleşebilir. Fakat bu hastalık eğer tedavi edilebilir nitelikte ise, hakim o zaman boşanma davasını reddeder. Burada önemli olan nokta, akıl hastalığına yakalan kişinin tedavisinin kesin olmadığı ve iyileşmesine ihtimal olmadığının kanıtının sağlık raporu ile ispat edilmesi gerektiğidir. Akıl hastası olan bir insan bu hastalığı raporla sunulmuş ise bu evlilik rahatsız edici bir boyut olabilir. Akıl hastalığı türleri kalıcı, geçici ya da sürekli olabilir. Kişi fark etme, anlama, hissetme yeteneğini kaybedeceği için eşine ve çocuklarına sorun çıkartabilir.
Eğer bu hastalığın tedavisi yok ise ve hakim tarafından eşinin hayatını olumsuz yönde etkilediğine dair karar verilmiş ise bu dava boşanma ile sonuçlanacaktır. Bu kişi aile içindeki görevlerini yerine getiremeyecek, çocuklarına bakamayacak duruma geldiği için bu gibi durumlarda eşin dava açma hakkı vardır. Eğer aile içinde eşten kaynaklı eş ve çocukların hayatlarını tehdit edecek bir neden varsa, hayat çekilmez bir hal almışsa boşanma süreci gerçekleşecektir. Öncelikle bunun ispatını yapabilmek için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden heyet raporu alınması gerekmektedir. Ve sonra bu durumun tanık beyanları ile de ispatlanması mutlaka gerekli olacaktır. Hâkimin belirtilen, hayatın çekilmez hale gelmesi koşuluyla bu davayı boşanma ile sonuçlandırması için aile bireylerinin ev içinde ciddi bir şekilde korku ve panik halinde yaşayacak duruma gelmiş olmalarıdır.
Dava süreci
Bu gibi durumlarda akıl hastalığı ileri sürülerek akıl hastası eşe açılan davaların süresi yoktur. Bu davaların süre sınırlaması olmadığı için kişi eşine karşı boşanma davasını istediği zaman açabilmektedir. Bu gibi rahatsızlıklar için boşanma sürecinde hakları ihlal edici ve davanın zaman aşımı gibi durumlar söz konusu olmayacaktır. Kişi eğer uzunca bir süre evli kalmışsa ve sabır göstermişse bu kişinin çekilebilir bir hastalığı olduğunu ispatlamaz.
Kayyum Atanması
Bu gibi rahatsızlıklar da boşanma davaları doğrudan akıl hastası olan eşe açılır. Mahkeme hakimi davalı olan eşin akıl hastası olup olmadığını teyid eder ve araştırma yapar. En yakın devlet hastanesinden rapor alarak durumunu inceler. Ancak bu gibi rahatsızlıklarda işleyiş şu şekilde olmaktadır. Akıl sağlığı iyi olmayan hastaların önceden alınan raporları olduğu için hakim davalıyı adli tıp kurumuna gönderir. Bu kurumla ilgili davalı eş hakkında, akıl hastası eşine kayyım atanıp atılmayacağına karar verir. Bunun sonucunda rapor isteyip davanın sonucuna karar verir. Eğer akıl hastası işe kayyım atanırsa mahkeme hakimi, eşinin tebligatını kayyıma yapar ve boşanma davasına katılarak raporu ile birlikte görevini yapar.
Temyiz Kudretine
Kişinin kötü ile iyiyi ayırabilmesi ve anlayabilmesine sağlıklı karar verebilmesine hukukta, temyiz kudreti ismi verilir. Akıl sağlığı yerinde olan kişiler hukuk kuralı olan bu temyiz kudretine haiz kişiler olarak kabul ederler.
Akıl Hastalığına Dayalı Boşanma Davası Süreci
Türk medeni kanunun 165. Maddesinde akıl hastalığı nedeniyle boşanma maddesini açıkça belirtmiştir. Bu maddeye göre; Evlilik Birliği’nin diğer eş açısından çekilmez bir hal almasının tespiti akıl hastalığına yakalanan eşinin iyileşme olanağının bulunmadığına dair resmi sağlık kuruluşunda düzenlenen heyet raporu eşliğiyle eşin hasta olan eşten boşanma davası açabileceğini açıkça belirtmektedir akıl hastası olan eşin evlenmeden önce de akıl hastası olduğunun tespit edilmesi halinde hukuken sakat durumda olan evliliğin ispat edilmesi için mahkemeden bu yönde talepte bulunabilir. Eğer böyle bir durum söz konusu değil ise davanın görüleceği mahkemede akıl hastası kişiyi temsil edecek biri tayin edilir. Bu kişi akıl sağlığı yerinde olmadığı için temiz kudretine dahil olamayacaktır. Bu yüzden bu davada bir kusurun var oluşundan söz edilemeyecek ve akıl sağlığı iyi olmayan kişiye maddi ve manevi herhangi bir sorumluluk yüklenmeyecektir. Akıl rahatsızlığı olan kişinin boşanma durumunda kişisel ihtiyaçlarını karşılayamayacağı zamanlarda mahkeme, kişinin ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için akrabaları arasından bir vasi tayin edebilir. Bu süreçte kişi muhtaç durumdan kurtulur. Bu tür rahatsızlıklarda boşanma davalarına yetkili aile mahkemeleri bakmaktadır. Aile mahkemesinin bulunmadığı il ve ilçeler de ise Aile Mahkemesi sıfatını taşıyan Asliye hukuk mahkemeleri yetkilidir.
Web sitemizde yayınlanan hukuki makaleler, dilekçeler, hukuki içerik ve bilgiler Sayın avukatların göndermiş olduğu paylaşımlardan, baro dergilerinden, kanun kitaplarından ve hukuki yayın yapan web sitelerinden alınarak okurlarımızla paylaşılan bilgilerdir.
Saygılarımızla İzmir Dedektiflik A.Ş.
İzmirdedektiflik.com içeriğinde yayınlanan Özel Dedektiflik bilgileri Bilal KARTAL tarafından yazılmıştır. Bu yazıların tüm telif hakları İzmir Dedektiflik Hizmetleri A.Ş ye aittir. Tüm yazı ve içerikler aidiyet tescili bakımından elektronik imzalı zaman damgası ile mühürlenmiştir. Sitemizdeki yazı ve içeriklerin yazılı izin alınmadan bir kısmı veya tamamı kopyalanarak başka web sitesi, yazılı ve görsel yayın organlarında yayınlanması durumda FSEK kapsamında işlem yapılarak her türlü yasal haklarımızı kullanarak 5846 Kanun numaralı FiKiR VE SANAT ESERLERİ KANUNU ile TÜRK CEZA KANUNU İLGİLİ MADDELERİ UYARINCA hukuki ve cezai yasal işlemler başlatılacaktır. Ayrıca tüm site içeriğinde bulunmakta olan Özel Dedektiflik bilgileri uluslararası DMCA fikir hakları sistemi ile korunmakta olup, web sitemizde yayınlanan makaleleri izinsiz olarak kısmen veya tamamen alıntı yapan değiştirerek yayınlayan tüm web sitelerini Google ve benzeri arama motorları sıralama listelerinden süresiz olarak kaldırmaktadır. Diğer kanun maddeleri hukuki makaleler, dilekçeler, hukuki içerik ve bilgiler Sayın avukatların göndermiş olduğu paylaşımlardan, baro dergilerinden, kanun kitaplarından ve hukuki yayın yapan web sitelerinden alınarak okurlarımızla paylaşılan bilgilerdir. Bu bilgilerin sahiplerinden izinsiz olarak kullanılmasıda yasal sorunlarla karşılaşmanıza neden olabilir. Saygılarımızla.